Günün Kelimesi
SÜFLÎ
(ﺳﻔﻠﻰ) sıf. (Ar. sufl “alçaklık, aşağılık”tan nispet eki -і ile suflі)
1. Bir yere veya bir şeye göre aşağıda, alçakta bulunan: “Taraf-ı süflî: Aşağı taraf.”
2. Aşağılık, âdî, bayağı, değersiz: Fer’-i hükmüyle eder ecsâm-ı süflî imtizâc / Avn-i lutfuyle olur ahkâm-ı ulvî câvidan (Üsküdarlı Hakkı Bey’den). Süflî addettiği birtakım kelimeler vardı (Ahmet Hâşim). Zîra ona gösterilen bu düşkünlük, bir meziyet ve fazîletin bedeli değil süflî bir zevkin karşılığı idi (Sâmiha Ayverdi).
3. Kılık kıyâfeti çok kötü, üstü başı perîşan (kimse).
4. astro. Diğerlerine göre daha aşağıda bulunan, dünyâya daha yakın olan Merkür ile Venüs (Utarit ile Zühre) gezegenleri için kullanılır: “Süflî yıldızlar.”
● Süfliyye sıf. (ﺳﻔﻠﻴّﻪ) Süflî kelimesinin tamlamalarda ortaya çıkan aynı mânâdaki müennes şekli: “Efkâr-ı süfliyye: Bayağı, değersiz düşünceler.” “Eşhâs-ı süfliyye: Alçak, âdî kimseler.”
● Süfliyyeyn (ﺳﻔﻠﻴّﻴﻦ) i. (süflі’nin tesniye eki -eyn almış şekli) İki süflî; Merkür (Utarit) ile Venüs (Zühre) gezegenleri.
1. Bir yere veya bir şeye göre aşağıda, alçakta bulunan: “Taraf-ı süflî: Aşağı taraf.”
2. Aşağılık, âdî, bayağı, değersiz: Fer’-i hükmüyle eder ecsâm-ı süflî imtizâc / Avn-i lutfuyle olur ahkâm-ı ulvî câvidan (Üsküdarlı Hakkı Bey’den). Süflî addettiği birtakım kelimeler vardı (Ahmet Hâşim). Zîra ona gösterilen bu düşkünlük, bir meziyet ve fazîletin bedeli değil süflî bir zevkin karşılığı idi (Sâmiha Ayverdi).
3. Kılık kıyâfeti çok kötü, üstü başı perîşan (kimse).
4. astro. Diğerlerine göre daha aşağıda bulunan, dünyâya daha yakın olan Merkür ile Venüs (Utarit ile Zühre) gezegenleri için kullanılır: “Süflî yıldızlar.”
● Süfliyye sıf. (ﺳﻔﻠﻴّﻪ) Süflî kelimesinin tamlamalarda ortaya çıkan aynı mânâdaki müennes şekli: “Efkâr-ı süfliyye: Bayağı, değersiz düşünceler.” “Eşhâs-ı süfliyye: Alçak, âdî kimseler.”
● Süfliyyeyn (ﺳﻔﻠﻴّﻴﻦ) i. (süflі’nin tesniye eki -eyn almış şekli) İki süflî; Merkür (Utarit) ile Venüs (Zühre) gezegenleri.